
Au Hasard Balthazar
1966
Robert Bresson
Robert Bresson
Anne Wiazemsky, Walter Green, François Lafarge, Jean-Claude Guilbert, Philippe Asselin
Dram
Fransa, İsveç
Robert Bresson’ın derin ve hissiz dinsel yaklaşımı, tekniğinin özveri ve ciddiyeti, filmlerinden belirli bir beklentinin oluşmasına sebep oldu. Au Hasard Balthazar’ın ani ve tatmin edici tarzının da buna katkısı var tabii. Esasen Bresson’ın diğer filmlerinden daha az yalın olması ve nesnelerle temaların çok katlılığı, yönetmenin seçtiği en cezbedici kahramanla birlikte seyirciye alışılmadık bir empati seviyesinin kapısını aralıyor.
Balthazar isimli bu kahraman, erken yaşlarını Anne Wiazemsky’nin canlandırdığı Marie ile mutlu bir şekilde geçirdikten sonra ırgatlık ve sömürü için satılan bir eşek. Bu sırada Marie’nin ailesi, babasının dikbaşlılığı ile uğraşmaktadır ve Marie’nin de bölgenin gerçekten tehlikeli çetesinin lideri Gérard ile utandırıcı bir ilişkisi vardır. Marie ve Balthazar periyodik olarak bir araya geliyor ve ancak her buluşma da Gérard da ortaya çıkar ─bir nevi Balthazar, Gérard’ın habercisi oluyor─ kızı alır ve eşeğe işkence eder.
François Lafarge’ın oyunculuğuyla izlediğimiz Gérard’ın kötülüğünün açıklanabilir bir tarafı yoktur ancak topluluğunun kendisine biçtiği rolü layıkıyla yerine getirdiği su götürmez, tıpkı Balthazar’ın yaptığı gibi. İşkenceyi bitirdikten sonra Gérard, Marie’nin kıyafetlerini soyup terkedilmiş bir eve kapatır, eşeğe de sınırı geçirmek üzere kaçak ipek, altın ve parfüm yükler. Takiben Balthazar’ın ölümü hiç şaşırtmasa da Bresson’ın bütün filmlerindeki duygu yükü ve ilişki derinliği bakımından en hatıra kazınan, en çağrışıma müsait sekans ve kesinlikle film tarihindeki en etkileyici pasajlardan biri.
Rastgele Balthazar’ın Bresson’ın diğer filmlerinden ayrıldığı nokta olayların, objelerin ve geleneksel düşünceyle ‘karakterlerin’ çok katlılığını kabul etmesi ve sürdürmesi. Bu aslında yönetmenin vizyonunu daraltmış olmasından değil, fiziksel dünyanın muazzam kesinliği ve müşfik bilicini de dahil ederek genişletmiş olmasından kaynaklanıyor. Dile getirmek icabederse, bu filmde yalnızca ruhların ve bedenlerin hareketlerini izlemekle kalmıyoruz; ayrıca ellerin, kalplerin ve yürüdüğümüz toprakların bilincine varıyoruz.
Au Hasard, Balthazar zıtlıkları sıkça ele alıyor: Film Schubert’in piyano sonatıyla başlasa da bu müzik eşek anırışıyla bastırılıyor, ki bu durumu yalnızca paradoks terimi içinde algılayabilmemiz mümkün. Kesinlikle zor bir film olmasıyla birlikte, zaman kaybı addetmek de haksızlık olacaktır. İzleyicilerinde büyük bir beklenti oluşturuyor ve bu beklentiye karşılık fevkalade ikramda bulunuyor.
Hayvanlara eziyet görüntüleri ve Gérard ve Marie’nin ilişkisinde bahsettiğimiz üzere müstehcenlik içerdiği için çocuklar için uygun olmayacaktır.